İş akdinin belirli koşullar uyarınca son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. İş hayatında kıdem tazminatı, işçinin işveren nezdinde çalışmış olduğu dönem boyunca sarf ettiği emeklerinin karşılığı olarak kabul edilmektedir.
İş Kanunu’na göre bireysel ve toplu iş sözleşmeleri ile belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanunu’na tabi en yüksek Devlet memuruna bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez.
Kıdem tazminatı tavanının yasada emredici şekilde düzenlendiği, işçi yararına olsa da tavanı arttıran ya da tümüyle ortadan kaldıran sözleşme hükümlerinin geçerli olmadığı, ve kamu düzeninden sayılmasının temelinde yatan gayenin ise sosyal adaletin sağlanması olduğu gerek İş Kanunu gerek mahkeme ilamları ile açığa kavuşturulmuştur.
Bu noktada, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 18.04.2019 tarihli 2017/2010 Esas ve 2019/795 Karar sayılı ilamında kıdem tazminatı tavanı uygulamasının hukuki niteliği irdelenmiştir.
İlgili istinaf ilamı uyarınca, öncelikle (X) Şirketi’ne ait İç Prosedür Talimatı incelenerek ilgili talimatta sırasıyla iş sözleşmesinin şirket tarafından feshedilmesi, emeklilik nedeniyle işten ayrılma gibi haller bağlamında özel bir kıdem tazminatı hesaplama yönteminin düzenlendiği görülmüş ve davacı talebine konu alacağın niteliğinin kıdem tazminatı kapsamında olduğu, kıdem tazminatından bağımsız bir çıkış tazminatı olarak düzenlenmediği açıklanmıştır.
Daha sonrasında ise İş Kanunu’na göre bireysel iş sözleşmeleriyle ya da toplu iş sözleşmeleriyle kıdem tazminatı tavanının aşılmasının mümkün olmayacağının açık olduğu belirtilerek konu ile ilgili olarak aşağıdaki çıkarımlar yapılmıştır:
İlgili istinaf ilamında ayrıca (X) Şirketi’ne ait İç Prosedür Talimatı olarak belirtilen ve kıdem tazminatı tavanının üzerinde ödeme yapılmasına imkan tanıyan düzenlemenin yasal kıdem tazminatı ödemesinden bağımsız bir işten çıkış ödemesi olarak nitelendirilmesi halinde dahi bu yöndeki bir ödemenin çalışma karşılığı olmayıp işverenin takdirine bağlı bir husus olmasına göre işyeri uygulaması niteliğinde değerlendirilemeyeceği kanaatine varılmış ve sonuç olarak kıdem tavan ücreti dikkate alınmadan davanın kabulüne dair ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kıdem tazminatı tavanını öngören kurallar yasada emredici şekilde düzenlendiği gibi işçi yararına olsa da tavanı arttıran ya da tümüyle ortadan kaldıran aksine sözleşme hükümlerinin geçerli olmadığı, söz konusu uygulamanın kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu hususta Anayasa’nın 13.maddesi uyarınca eşitlik ilkesine dayanılmasının da mümkün olmadığı kabul edilmektedir.
Saygılarımızla,
AKSAN HUKUK BÜROSU