7226 Sayılı Kanun ile Karşılıksız Çek Keşide Etme Suçunun Cezasında Hem Alacaklıları Hem de Borçluları İlgilendiren Değişiklik Yapılmıştır!
Yazan: Mendi Ojalvo Özeskinazi | 02 Nisan 2020

Son yıllarda dünya ve ülke ekonomisinde yaşanan dalgalanmalar sonucu birçok ticari işletme Finansal Yeniden Yapılandırma, Konkordato gibi müesseselere başvurmak suretiyle ayakta kalmaya çalışmıştır. Ticari faaliyetlerinin sona ermesi veya düşüşe geçmesi nedeniyle bankalar nezdinde nakit kaynağı bulunmayan şirketler ve yetkilileri tarafından düzenlenmiş bazı çekler de bu süreçte bankalar tarafından “karşılıksız” işlemi görmüşlerdir. Karşılıksız kalan çekler sebebi ile şirketlerin çek düzenleme yetkisini haiz yetkilileri hakkında “karşılıksız çek keşide etmek suçundan” öncelikle adli para cezasına hükmedilmiş söz konusu adli para cezalarının ödenememesi sebebi ile de çoğu yetkili hapis cezaları ile karşı karşıya kalmıştır. Zaman zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gündeme gelen ve mağdurları tarafından düzenleme bekleyen 14/12/2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanunu’nda (“Kanun”) değişiklik, Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel salgın ilan edilen COVİD-19 (Koronavirüs) sebebi ile hız almış ve ilgili Kanun’da değişiklik yapılmasına karar verilmiştir.

Bu değişikliği de içeren “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” (“Torba Kanun”), Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda 25.03.2020 tarihinde kabul edilmiş ve 26.03.2020 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

Torba Kanun’un 49. maddesi ile 14/12/2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanunu’na aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 5 –

(1) 5 inci maddede tanımlanan ve 24/3/2020 tarihine kadar işlenen suçtan dolayı mahkûm olanların cezalarının infazı, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla durdurulur. Hükümlü tahliye tarihinden itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birini alacaklıya ödemek zorundadır. Kalan kısmını üç aylık sürenin bitiminden itibaren ikişer ay arayla on beş eşit taksitle ödemesi durumunda mahkemece, ceza mahkumiyetinin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir. İnfazın durdurulduğu tarihten itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birinin ödenmediği takdirde alacaklının şikâyeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir. Hükümlü taksitlerden birini süresi içinde ilk defa ödemediği takdirde ödemediği bu taksit, sürenin sonuna bir taksit olarak eklenir. Kalan taksitlerden birini daha ödemediği takdirde alacaklının şikâyeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir.

(2) Hükmün infazının durdurulması hâlinde ceza zamanaşımı işlemez.

(3) Bu madde uyarınca infazı durdurulan kişi hakkında mahkemece Ceza Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan adlî kontrol tedbirine karar verilebilir.

(4) Bu madde uyarınca verilecek kararlarda, hükmü veren icra ceza mahkemesi yetkilidir. Mahkemece bu madde uyarınca verilecek tüm kararlar alacaklıya tebliğ edilir.

(5) Bu madde uyarınca verilecek kararlara karşı itiraz kanun yoluna gidilebilir. İtirazın incelenmesinde İcra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirlenen itiraz usulü uygulanır.

(6) Bu madde hükümleri her bir suç için ancak bir kez uygulanabilir.”

  1. İlgili düzenleme kimleri kapsamaktadır?

5941 sayılı Kanunun 5. maddesine göre; kanuni ibraz süresi içerisinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında adli para cezası ile çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı uygulanmasına hükmedilmektedir. Yapılan yeni düzenlemeyle birlikte “Karşılıksız Çek Keşide Etme” suçunu 24.03.2020 tarihine kadar işlemiş ve bu sebeple mahkûm olmuş olanları kapsamaktadır. Kanun metninde “24/3/2020 tarihine kadar işlenen suçtan dolayı mahkûm olanların cezalarının infazı, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla durdurulur” denilmekte olduğundan; karşılıksız çek keşide etme suçundan 24.03.2020 tarihine kadar hakkında ceza hükmü verilen ve bu ceza hükmünün infazına karar verilen herkes bu hükümden yararlanabilecektir. İlgili değişiklikte “mahkûm” ve “hükümlü” kavramları tercih edildiğinden, madde lafzından Geçici Madde 5’ten yalnızca hükümlülerin yararlanabileceği anlaşılmaktadır. Bu minvalde yargılaması devam edenler hakkında ilgili maddenin uygulanıp uygulanmayacağı konusunda boşluklar bulunmaktadır.

Bir görüşe göre kanun metninin açıkça “mahkûm” olanları işaret ederek, mahkumlara ilişkin bir infaz rejimi getirdiği; bu nedenle henüz hakkında mahkûmiyet kararı verilmemiş ancak suçun 24.03.2020 tarihinden önce işlenmiş olması hallerinde dahi mahkûmiyet hükmünün bu tarihten sonra verilmesi halinde, bu kişi hakkında Geçici Madde 5’in uygulama alanı bulamayacağı savunulmaktadırlar.

Ceza Hukukçusu Av. Prof. Dr. Çetin Arslan’ın da içerisinde bulunduğu ve bizim de iştirak ettiğimiz görüşe göre ise; yargılaması devam eden işlere ilişkin olarak, suç tarihinin 24.03.2020 tarihinden önce olması şartıyla kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra verilecek cezalarda da bu hüküm uygulanacaktır.

Zira, Çek Kanunu’nda, kanunda olmayan hükümler için genel hükümlere atıf yapılmış ve Kanun’un birçok maddesinde Türk Ceza Kanunu maddelerinin uygulanması saklı tutulmuştur. Bu nedenle, Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesinde yer alan “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” hükmü gereğince de henüz kesinleşmemiş ve yargılaması sürmekte olan davalar için de uygulanacağını düşünmekteyiz.

  1. Ceza Mahkumiyetinin ortadan kaldırılması için yapılması gereken nedir?

24.03.2020 tarihine kadar işlenen karşılıksız çek keşide etmek suçlarından dolayı mahkûm olanların cezalarının infazı, düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarih olan 26.03.2020 tarihi itibariyle durdurulmuştur. Dolayısıyla, yalnızca ilgili suçtan ötürü ceza evinde bulunan mahkumlar 26.03.2020 tarihi itibariyle herhangi bir ödeme veya ödeme taahhüdü alınmaksızın tahliye edilmiştir. Düzenleme doğrultusunda; hükümlü tahliye tarihinden itibaren en geç üç ay içerisinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının %10’unu (onda birini) alacaklıya ödemek zorundadır. Kalan %90’lık kısmın ise; üç aylık sürenin bitimi tarihinden itibaren ikişer ay arayla on beş eşit taksitle ödenmesi durumunda hüküm veren Mahkeme tarafından ceza mahkumiyetinin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilecektir.

Kanun lafzında “tahliye tarihinden itibaren” sürenin başlatılması öngörülmekteyse de bu maddenin de yukarıdaki açıklamalarımız kapsamında geniş yorumlanarak “hükmün kesinleşmesinden itibaren” şeklinde uygulanabileceği düşünülmektedir. Bu konuda uygulamada fikir aykırılıklarının olması beklenmektedir.

  1. Hükümlünün Alacaklıya ödemesi gereken taksiti kaçırması halinde yaptırım mevcut mudur?

Hükümlü taksitlerden birisini süresi içerisinde “ilk defa” ödemediği takdirde; ödemediği bu taksit, sürenin sonuna bir taksit olarak eklenecektir. Vadesi gelen taksitin herhangi bir olumsuzluk durumunda ödenmemesi veya ödenememesi halinde bir defaya mahsus olmak üzere ödenmeyen taksitin en son taksit olarak eklenmesi şeklinde bir istisna getirilmiştir. Ancak, hükümlünün bu istisna haricinde geriye kalan taksitlerden birini daha ödememesi halinde, alacaklının şikâyeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilecektir.

  1. Borçlunun Alacaklıya ödeme yapmamasının yaptırımı var mı?

Hükümlü, tahliyesinden itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının %10’unu (onda birini) alacaklıya ödemezse alacaklının şikâyeti ile yine hükmü veren Mahkemece hükmün infazının devamına karar verilecektir.

Ayrıca yukarıda da bahsettiğimiz üzere; hükümlü tarafından tahliye tarihinden itibaren en geç üç ay içinde ödenmesi gereken %10’luk kısım ödenmesine rağmen; karşılıksız kalan kısım için oluşturulan taksitleri birden çok kez ödememesi durumunda yine alacaklının şikâyeti ile hükmü veren mahkemece infazın devamına karar verilecektir.

  1. Alacaklı şikâyet etmezse mahkeme re’sen (kendiliğinden) infazın devamına karar verebilir mi?

İlgili düzenlemede infazın devamına karar verilmesi açıkça “alacaklının şikayetine” bağlandığından, mahkeme resen infazın devamına karar veremez. Alacaklı tarafından şikâyetin hükmü veren İcra Ceza Mahkemesi’ne yapılması gerekmektedir.

  1. İnfazın durdurulduğu zaman ceza zaman aşımı işler mi?

Ceza zamanaşımı, kesinleşen mahkûmiyet kararının belli bir süre içinde infaz edilememesi halinde, hükümlü hakkında mahkûmiyet hükmünün infazından vazgeçilmesidir. İlgili düzenleme ile birlikte, hükmün infazının durdurulduğu zaman zarfında ceza zamanaşımının işlemeyeceği de düzenlenmiştir.

  1. İnfaz durdurulduktan sonra Borçlu hakkında tedbir kararı verilir mi?

İnfazı durdurulan kişi hakkında ilgili Mahkeme tarafından Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 109. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan adlî kontrol tedbirine karar verilebileceği düzenlenmiştir. Buna göre; infazı durdurulan kişi hakkında CMK Madde 109/3 (a) bendinde yer alan “yurt dışına çıkış yasağı” kararı verilebilir. Madde lafzından anlaşılacağı üzere işbu tedbirin getirilmesi zorunlu olmayıp takdir mahkemeye bırakılmıştır.

  1. Bu madde uyarınca verilecek kararlarda Görevli ve Yetkili Mahkeme hangisidir?

Bu madde uyarınca verilecek kararlarda, mahkûmiyet hükmünü veren İcra Ceza Mahkemesi görevli ve yetkilidir. İlgili İcra Ceza Mahkemesi vereceği kararları alacaklıya da tebliğ etme yükümlüğü altındadır.

  1. Verilen kararlara karşı itiraz yolu açık mıdır?

Madde kapsamında verilecek kararlara karşı itiraz kanun yolu açık olup bu itiraz İcra ve İflas Kanunu’nun 353/1. maddesinde düzenlenen usule göre inceleneceği düzenlenmiştir.

İcra ve İflas Kanunu’nun 353/1. Maddesine göre; ilişkin kararlara karşı, tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz edilebilir. Mahkeme itirazı incelemesi için dosyayı o yerde icra mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde İcra Mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde Asliye Ceza Mahkemesine, İcra Mahkemesi hâkimi ile Asliye Ceza Mahkemesi hâkiminin aynı hâkim olması hâlinde ise en yakın Asliye Ceza Mahkemesine gönderir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir.

Sonuç olarak;

İlgili değişiklik uzunca bir süredir hem alacaklılar hem de borçlular tarafından beklenmekteydi ancak beklentinin ne derece karşılanabildiği uygulama sürecinde görülecektir. Bundan böyle ödemelerin “alacaklılara” yapılacak olması onlar nezdinde biraz nefes aldıracaksa da hükümlü borçluların, COVID-19 salgınının hukuki ve ticari etkilerinin yoğun olarak hissedildiği bu süreçte tahliye tarihinden itibaren en geç üç ay içerisinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının %10’unu ödemeyebilmeleri gerçekçi görülmemektedir. Salgın sebebi ile hızlıca getirilen değişiklik beraberinde birçok uygulama problemini barındırdığından bu boşlukları hukukçuların kapatması gerekecektir.

Paylaş: