Kanun’un Yürürlüğe Girmesiyle Birlikte Ülkemizde Kripto Varlıklara İlişkin Hizmet Sağlayanların Dikkat Etmesi Gereken Husus: Lisanslama
Yazan: Emre Subaşı | 28 Mart 2022

Kripto varlıklara ilişkin Kanun taslağının (Taslak) Meclis’e sunulması şüphesiz uzun zamandır kripto varlık sektöründe beklenen bir konu. Sektörde düzenlemeye ilişkin çeşitli spekülasyonlar ve beklentiler mevcut olmakla birlikte, kripto varlık sektörünün düzenlenmesi ve denetiminin Sermaye Piyasası Kurulu’na (“SPK”) bırakılması ile sektörde hizmet sağlayanlara SPK tarafından belirli izin koşullarının getirilmesine neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Nitekim SPK’dan lisans almadan kripto varlık sektöründe faaliyet gösteren kişi ve kurumların çeşitli yaptırımlara tabi tutulması, yalnızca SPK’dan izin almış kurum ve kuruluşlarca Türkiye’de faaliyet gösterilebilmesi kurgusunun doğal bir sonucu olacaktır.

Esasen, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun (“SPKn”) 109 uncu maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen izinsiz sermaye piyasası faaliyeti suçu, SPK tarafından yıllardır aktif uygulanan bir hüküm. Anılan hükme göre;

“Sermaye piyasasında izinsiz olarak faaliyette bulunanlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin günden on bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılırlar. Bu kişiler, bu suçun icrası kapsamında aynı zamanda birinci fıkrada tanımlanan suçu da işledikleri takdirde, sadece bu fıkrada tanımlanan suçtan dolayı cezaya hükmedilir ve ceza yarı oranında artırılır.”

Mevcut durumda klasik anlamda sermaye piyasası faaliyetlerine ilişkin olarak SPK’nın sermaye piyasalarında lisanslama ve izin şartlarına uymaksızın hizmet verenler hakkında SPKn’nun 115 inci maddesinde düzenlenen münhasır yetkisi uyarınca ilgili Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunması üzerine ilgililer hakkında soruşturma ve kovuşturma süreçleri işletiliyor. Bu noktada anılan hükümde yer alan “iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin günden on bin güne kadar adli para cezası” yaptırımının yanında; konuyu meslek haline getirenler açısından, bu suçun en önemli sonuçlarından birinin “kazanç müsaderesi” olduğunu belirtmekte fayda var. Zira, genel anlamda anılan suçun faillerini, sermaye piyasası faaliyetlerini izinsiz olarak meslek haline getiren kişi ve kurumlar oluşturmakta olup, anılan kişiler için 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Kazanç müsaderesi” başlıklı 55 inci maddesi uyarınca elde edilen tüm gelirin geri alması, cezanın en önemli sonuçlarından biri olabilecektir.

Dolayısıyla, Taslağın kanunlaşması akabinde, SPK’dan izin alınmaksızın Türkiye’de kripto varlık platformu olarak faaliyet gösterilmesinin, kripto varlıklara ilişkin aracılık hizmeti sunulmasının veya izinsiz olarak kripto varlık saklama hizmetinin yerine getirilmesi gibi faaliyetlerin hukuki ve cezai riskleri beraberinde getireceğini söyleyebiliriz. Böyle bir yaptırımın olası sonuçlarından kaçınmak isteyen ve görece büyük bir pazar olan Türkiye’yi kaybetmek istemeyen kişi ve kurumların Taslağın yasalaşmasını ve ikincil düzenlemelerin yayımlanmasını müteakiben SPK’ya gerekli koşulları sağlamak koşuluyla izin için başvurmalarının hayati önemi haiz olduğunu belirtmekte fayda var.

Diğer taraftan faaliyetlerini internet yoluyla münhasıran yurt dışından yerine getiren şirketlerin ise, SPK’dan faaliyet izni almamaları halinde, Türkiye’de sundukları internet tabanlı hizmetlerin engellenmesini beklemek yersiz olmayacaktır. Nitekim benzer uygulamalar yıllardır SPK tarafından -örneğin yurt dışında kurulmuş olan ve kaldıraçlı alım satım hizmeti veren kuruluşlara- uygulanmakta, anılan kuruluşların internet hizmetlerine SPKn’nun 99 uncu maddesinin üçüncü fıkrası çerçevesinde Türkiye’den erişim engeli getirilmektedir. Bu noktada Kurul’un anılan tedbire başvururken Türkiye’de mukim kullanıcılara yönelik hizmet sunulması olarak kabul edilebilecek -Türkçe internet sitesinin bulunması, Türkiye’de mukim kullanıcılara yönelik tanıtım, reklam ve pazarlama içerikli faaliyetlerde bulunulması gibi- çeşitli ölçütleri dikkate alması kuvvetle muhtemel görünmektedir.

Son olarak, hizmet sağlayıcılara yönelik böyle kapsamlı bir faaliyet izni verilmesi sürecinin gerçekten etkin şekilde işlemesi ancak kullanıcıların da SPK’dan faaliyet izni almış olan kanallara yönlendirilmesi suretiyle gerçekleşebileceğinden, kanun koyucunun, izinsiz platformlar aracılığıyla alım satım işlemi yapan kişiler için de çeşitli müeyyideler öngörmesini bekleyebiliriz.

Paylaş: